29 Aralık 2011 Perşembe

BU HİNDİ BAŞKA HİNDİ

Biliyorum şimdi yazımı okuyan herkes "amannnn lezzetsiz ağızda büyüyen hindi mi ? yok ya kalsın sembolik ama lezzetsiz oluyor laf aramızda....."  der gibi değil mi?
Ama bu tarifimdeki hindiyi yeme şansına sahip hiç kimse bu cümleleri sarf etmedi  şimdiye kadar, bu nedenle de güvenle sizlere aktarıyorum.
listemiz ;
1 bütün hindi
1/2 kg kuru kayısı
1 limon suyu
1 tatlı kaşığı bal
himalaya tuzu, karabiber
1 adet fırında pişirmek için hindi boyu torba

öncelikle kuru kayısılar akşamdan suda bekletin. Sabah bu kayısıları üzerlerine su çıkacak şekilde suda haşlayın ve blender'dan geçirerek püre haline getirin. Limon suyu, bal, tuz ve karabiber ile karıştırarak elde ettiğiniz karışımı hindinin içi dışı her yerine gelecek şekilde iyice yoğurarak yedirin.

Fırın torbasına hindiyi yavaşça yerleştirin - torbaya çatal ile delik açmayı unutmayın - ve akşama kadar terbiye olmasını sağlayın. (mümkünse soğuk ortamda bekletin.)

Yemek saatinizden yaklaşık olarak 2 saat önce 180' fırında pişirin. Fırından çıkartıp servis yapabilirsiniz.

Yanında mutlaka Basmati Pirinç ve kestane ile lezzetlendirilmiş bol yeni baharlı pilavı unutmayın.

Yeni senede sağlık, lezzet, huzur ve farkındalık yanınızda olsun. Sevgiyle kalın.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

ETLİ EKŞİLİ KURU PATLICAN DOLMASI

Güney bölgelerimizde yazın kavurucu sıcaklarında rutubetsiz havalarda mis gibi kurutulan ve bütün kış günlerinde taze veya hormonsuz sebze tüketmek istediğimizde ihtiyacımızı karşılamaya hazır olan kuru sebzeler son yıllarda pek hoşuma gider oldu.
Genelde benim yetiştiğim kültürde bu tip kuru sebzeler pek bilinmezdi ama, arkadaşlarım ve merakım sağolsun pek de iyi dost olduk. Kuru patlıcan, Kuru biber, Kuru acur, Kuru kabak pek de çeşitli ve keyifli olabiliyor.

Kuru patlıcanla etli, naneli ve bol ekşili  bir dolma yapalım.

25-30 adet kuru patlıcanı kaynayan tuzlu suda 10 dk. kadar haşlayıp süzgece alıyoruz.

300-400 gr kadar kıyma ile çok az pirinç, 1 soğan rendesi, domates/biber salçası , tuz, karabiber ilave ederek dolma harcını hazır ediyoruz.

Patlıcanların içlerini doldurarak tencereye bitişik şekilde dizip pişiriyoruz.

Tam pişmesi tamamlanmış, ocağın altını kapatmak üzere iken 3-4 diş sarmısakı havanda dövüp, bol nane ve 1 limon suyunu ilave ediyoruz. Bu malzemeyi iyice karıştırıp küçük bir kaşıkla patlıcanların her birinin üzerine dökerek pay ediyoruz.

Ve demlenmesi için ocağın altını ve tencerenin kapağını kapatıyoruz.

Etli dolma ve ekşili nane acaip keyifli bir karışım oluyor.

Mutlaka tavsiye edilir. AFİYET OLSUN.

19 Temmuz 2011 Salı

PATLICANLI HAMBURGER

Bostan patlıcanı sevenlerdenseniz şayet, bir  şekilde yemek için bahaneler yaratmanız gerekir. Şöyel çekirdeksiz ve bol etli bir patlıcana hayır ! diyecek çok kimse olmasa gerek...
Öncelikle malzemelerimiz ;

2 adet bostan patlıcanı (8 dilim kadar çıkmalı )
300 gr kadar köftelik kıyma
1 soğan
1 dilim ekmek içi
tuz,karabiber
1 büyük domates (küp küp doğranmış )
6-8 dilim kaşar peynir


Patlıcanları 2 cm kalınlığında halka halinde kesiyorsunuz ve tuzlu suda 30 dk kadar bekletiyorsunuz.
Sonra yaklaşık 6-8 dilim olan patlıcanları fırça yardımı ile hafifçe yağlıyorsunuz ve tost makinasında pişirip bir tabağa alıyorsunuz.

Aynı anda köftenizi malzemeniz ile yoğurup teflon tavada pişiriyorsunuz.
Bir fırın kabına köfeteleri arasına koyduğunuz patlıcanları tost gibi yerleştirin.Üzerine birer dilim kaşar peyniri ve üstüne de ufak doğranmış domatesleri serpiştirip önceden ısıtılmış fırında kaşar eriyip, domatesler pişene dek pişiriyorsunuz.

Hem oldukça az kalorili hem de sağlıklı bir yemek oluyor. Çocuklarda dahi test edilip onaylanmıştır. Hamburger gibi yediklerinde vicdanen rahat oluyorsunuz.

Afiyet olsun.

11 Temmuz 2011 Pazartesi

TOMBİK KÖY KABAĞI İLE YAZ SERİNLİĞİ

Hani şu 3-5 yıldır İstanbul pazarlarında satılmaya başlanan Anadolu'muzun saklı lezzetlerinden olan tombik ve avuç içi kadar olan kabakları var ya ; bu kabakları istediğiniz kadar farklı düzenlemelerde kullanabilirsiniz.

Yaz sıcaklarında insanın canı zeytinyağlı ve soğuk yemekler çekiyor di mi?
Hadi hep beraber arkadaşım Yasemin in tarifini paylaşalım ve sofralarımızda sunalım.

5-6 adet tombik kabağı kafalarından şapka keser gibi kapak açıp, içlerini oyarak tuzlu suya yatırıyoruz. Bu arada kapakları atmıyoruz.
Ayrı bir yerde, 3-4 soğanı piyazlık (yani uzunlamasına) doğrayıp hafif zeytinyağda pembeleştirmeye başlıyoruz. Pembeleşince içine 2-3 domatesi küp küp doğrayarak ilave ediyoruz. Bunlar birlikte hafifçe pişerken içine 1 adet küp küp doğranmış patatesi ve 3-4 diş sarmısakı ilave ediyoruz. Hafif tuz ve 2-3 adet şeker atıp kapatıyoruz.

Bu harcı sudan çıkarttığımız kabakların içerisine yavaşça doldurup kapaklarını kapatarak tencereye diziyoruz. Tencerede kabaklar yumuşayana dek piştikten sonra servis tabağına alıp soğuması için buzdolabına alıyoruz.

Üzerine hafif dereotu serperek servis tavsiye ediyoruz.

Afiyet olsun.

10 Temmuz 2011 Pazar

YAZ GÜNLERİNDE EV YAPIMI FRİGO

3 adet kare Bitter çikolata
150 gr tereyağı
1 paket rondo'da öğütülmüş Petit Beurre bisküvi
1 kutu krem şanti
1/2 bardak soğuk süt
4 yumurta
4 çorba kaşığı pudra şekeri

öncelikle çikolata ve tereyağını benmari usulü birlikte eritin.

Ayrı bir kapta krem şanti, süt, pudra şekeri ve yumurtayı iyice çırpın. Erimiş olan yağlı çikolatayı yavaşça karışıma ilave edin.

Büyük bir borcam'ın altına bisküvi rendesinin yarısını koyun ve bu karışımın üstüne hazırlmış olduğunuz karışımı boşaltın. Kalan bisküvi rendesini de karışımın üstüne dökün.

Buzlukta en az 1 gece dinlenmesi tavsiye edilir.

Yaz akşamları için çok keyifli bir tatlı kaçamağı için uygundur.

25 Nisan 2011 Pazartesi

KURABİYE CANAVARLARI İŞ BAŞINA

Biliyorum ki hepiniz büyük pastane zincirlerinde veya ünlü kurabiye yapıp pazarlayan cafelerde satışa sunulan süslü püslü şekillere bezenmiş kurabiyelere bayılıyorsunuz.
Damağınızdaki tada bayılmanın yanında ciddi bir şekilde de para bayılıyorsunuz.

İşte size mucizenin tarifi ;

Bu hamuru ana temel hamurumuz,hamuru yaptıktan sonra istediğiniz gibi açarak ister kalpler yapın, ister diş kalıbı çıkarın, isterseniz çiçek böcek yapın.

1 paket vanilyalı puding (sadece tozu kullanılacak)
200 gr becel
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1 tatlı kaşığı pudraşekeri
ceviz içi (rondo da öğütülmüş)
tarçın 1 tatlı kaşığı
aldığı kadar un

Malzemeler son derece iyi bir şekilde yoğurulur. Şekillendirilen hamur sıcak fırına sürülür. Fırından çıktıktan sonra  üzeri glazür eritilerek veya şeker hamuru ile kaplanabilir.
(Glazür için marketlerde satılan glazürler çok kullanışlı.)

Güzel hatırlanacak günlerinizde Afiyet olsun.

1 Mart 2011 Salı

TARÇINLI KURABİYE

4 su bardağı tam buğday unu
1 paket margarin
3/4 su bardağı esmer şeker
Kabartma tozu 1 paket
2 yumurta
1 paket vanilya
1 çorba kaşığı tarçın

Üzerine süs için ;
1 yumurta beyazı
1 çorba kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın

Un, şeker, yumurta, şeker, tarçın, kabartma tozu, vanilya ve margarini çukur bir kapta iyice yoğurun. Sonra hamuru tezgaha alarak inceltilmiş bir hamur açarak kalıplarla şekillendirerek tepsiye kurabiyeleri dizin.Üzerine yumurta beyazı, tarçın ve şeker karışımından serperek 180 derece ısınmış fırında pişirin.

İnce ve küçük kalıplarla oluşturulan kurabiyeler piştikten sonra ağzı kapalı bir cam veya teneke kutuda 1-2 hafta dahi rahatlıkla saklanabiliyor. Tabii ki lezzetine dayanamayıp o kadar süre saklayabileceğinizi sanmıyorum.

Tam atıştırmalık, kahve yanına yenilebilir bir kurabiye...

ŞIK BİR YEMEK İSTEYENLER DİKKAT !!!

NUARLI SOĞUK MEZE

1 nuar
1 demet maydanoz
1 havuç
1 soğan
2 kutu konserve kapari
2 kutu ton balığı
Et suyu (nuar'ın )
Mayonez

Nuar 1 gece önceden maydanoz, soğan ve havuç ile düdüklü tencerede yaklaşık 40 dk. haşlanır. Haşlanan nuar bir beze sarılarak gece buzdolabında dinlendirilir.
Ertesi gün halka halinde kesilen nuar derin bir servis tabağına dizilir.
Ayrı bir yerde yağı süzülmüş ton balığı, kapari ve ançuez'in birazı et suyu ilave edilerek blender'dan geçirilerek krema kıvamına getirilir. Bu karışıma küçük kavanoz mayonez ilave edilerek son halini alır.
Bu karışım nuar dilimlerinin üzerine gezdirilir.Süslemek için ayırdığınız kalan kapariler ile süsleme yapılır.

Pul biber serpilerek servise hazırdır.

Sıcak yemeklere fırsat kalmayacak mezeli sofralarda ana yemek gibi sunulabilen bu ikram lezzet ve görüntü olarak oldukça zengin bir sunumdur.

28 Şubat 2011 Pazartesi

MISIR ÇORBASI

Komlum Sevil abla sağolsun yıllardır her pişirdiğinde bana mutlaka kapıdan verirdi, ben de afiyetle içerdim. Eeee artık yeter bunu bende yapmalıyım dedim ve yaptım. Karadeniz'in meşhur mısır çorbası son derece keyifli ve kolay yapılıyor.

1 su bardağı kadar çorbalık beyaz mısır
1/2  bardak önceden haşlanmış nohut / kuru fasulye
1 kase yoğurt
1 kaşık un
1 yumurta
nane, tuz, sıvı yağ

Mısır'ı akşamdan bir taşım kaynatarak suyu ile birlikte soğuması için bırakın. Ertesi gün mısıra su ilave edip iyice haşlayın. (mümkün ise düdüklü tencerede 15 dk.)

Haşlanan mısır'a fasulye, nohut'u ilave edip kaynamaya devam etsin.
Ayrı bir kapta yumurta, yoğurt, un'u iyice çırpın. Çorbanın suyundan yedirerek karışımla terbiye işlemini bitirin.

Çorbaya yavaşça yedirdiğiniz karışımın bir taşım kaynamasını bekleyip tencerenin altını kapatın. Yağ, nane ve tuzu ateşte ısıtıp çorbaya ilave edin , servise hazır.

Afiyet olsun.

FIRINDA BARBUN VE/VEYA TEKİR - DİYET!!!!

Hem lezzet olacak hem de görünüm aynı olacak???  Nasıl bir birliktelik aklınıza geliyor bakalım. Biraz zor ama değil mi ? Çünkü genelde prensip nedir ? Lezzetli olan yemek diyet olamaz.
Ama, bu fikri arkadaşım Uraz'ın annesi İpek yıkmama yardımcı oldu.

Ailece Barbun / Tekir balıklarını pek severiz. Hele Bodrum'dakinin tadına doyum olmaz. Ama biliriz ki kızartmadan başka şekli yoktur.
Pişirilecek kadar balığı Pul biber ve tuz ile iyice harmanlayıp ovuyorsunuz. Ovduktan sonra 1 kg balık için 2 çorba kaşığı kadar mısır unu ile balıkları karıştırıp yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine sırayla diziyorsunuz. Ve önceden ısınmış fırına 25 dk kadar bırakıyorsunuz. Nar gibi olduğunda balıkları alıp servis ediyorsunuz.

Fırından çıktığını görmeyen hiç kimse kızartma olmadığını anlayamaz.

Yanına bol roka salatası, atom salata ayrıca kırmızı soğan halkaları ilave ederek servis edebilirsiniz. 1 dilim tam buğday ekmeğini unutmayalım.

Afiyetle yiyin.

23 Şubat 2011 Çarşamba

BUĞDAYLI İLKBAHAR SALATASI

Kışın sona ermek üzere olduğu şu günlerde yaklaşan baharın habercisi olan güzel bir salata tarifim var.

1 bardak akşamdan ıslatılarak gün içerisinde iyice haşlanmış buğday
9-10 tane küçük çeri domates
2 kibrit kutusu büyüklüğünde küp küp doğranmış beyaz peynir
bol taze soğan doğranmış
2-3 sap taze sarımsak
bol limon suyu
lezzet için çok az zeytinyağı
tuz

Buğdayı soğan ve sarımsakla iyice harmanlayın. Üzerine peynir, domates, limon suyu, yağ ve tuzu ilave edin.

Oldukça lezzetli ve doyurucu bir salata.....

SARIMSAKLI FIRIN KÖFTE

Sevgili yeğenlerimin çocukluk yıllarında pek iştahla yedikleri bir köfte vardı. Ablam da eti daha zevkle yedikleri için sıkça bu fırın köfteyi yapardı.
Hem çok basit hem çok lezzetli...

500- 750 gr arası kıyma
4-5 diş dövülmüş sarımsak
tuz, karabiber
ekmek içi veya galeta unu bir miktar
1 soğan rendesi

Sos oluşturmak için 4-5 domates rendesi

Bütün malzemeyi iyice yoğurup fırın kabına yayıyoruz. Üzerine domates rendesini yayıp fırına veriyoruz.Yaklaşık 40 dk sonra müthiş koku ve nar gibi rengini kontrol edip fırından alıyoruz.

Porsiyonlar halinde pay ederken yanına da patates püresi ile servis ediyoruz. Afiyet olsun.

20 Şubat 2011 Pazar

PATATESLİ MAYDANOZLU MEZE

Keyif sofralarında alışılmış tatlar dışında hepimizin arayışları olduğu bilinen bir gerçektir. Bu gibi durumlarda arkadaşım Ebru ve Pınar'dan öğrendiğim keyifli bir tarifim var.

4-5 adet cips şeklinde doğranmış patates
1 büyük demet ince ince kıyılmış maydanoz
1-2 limonun suyu
kırmızı pul biber, tuz
1-2 diş sarımsak

Cips halindeki patatesleri kızgın yağda kızartıyorsunuz.Çukur bir servis tabağına aldığınız patateslerin üzerine maydanozları, pul biberi , tuz ve dövülmüş sarımsağı katıyorsunuz.Limon suyunu ilave ettikten sonra iyice harmanlıyorsunuz.

( Mümkün ise, bir gün evvel den yapılan daha lezzetli oluyor.)

Mezelere bir çeşit daha.....

KITIR KITIR LEZZET TAVUKLARI

Her yaştan lezzet düşkünü olan insanların mutlaka seveceği hazırlaması 15 dk. yı geçmeyen pişmesi 40 dk süren bir tavuk tarifim var.

yaklaşık 10-12 küçük tavuk butu
1 kase iyice ufalanmış sade corn flakes
1 kutu taze krema
tuz , karabiber

Fırın kabınızın içerisine yağlı kağıdı yayın.ayrı bir kapta tavuk butları, krema, tuz, biberi iyice harmanlayın. Ufalanmış olan corn flakselere buladığınız kremalı tavuk butlarını fırın kabına aralıklarla dizin.

Önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dk pişirin.Dışı nar gibi olduğunda fırından çıkarıp servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun.

13 Şubat 2011 Pazar

YUFKA YATAĞINDA ET ŞÖLENİ

Yeni aldığım ve çok kolay bir tarifdi. Denedim çok lezzetli ve keyifli bir yemek oldu. İlla her zaman bildiğimiz lezzetleri aynı yemekten sıkılan farklı sunumlara merakı olanlar için gerçekten denenebilir.

Şimdilerde Carrefour marketlerde satılmaya başlanan Unca markanın satışa sunduğu Kepekli Yufka var. 5 adet poşetlerde satılıyor. Öncelikle bunları tercih edebilirsiniz. Beyaz yufkada olur ancak, kepekli yufka azıcık kalın daha iyi kıtır oluyor.

Yaklaşık 750 gr kuzu kuşbaşı et
3-4 sivri biber
kuru biberiye ( bir tutam)
sirke ( 1 tatlı kaşığı kadar)
1 havuç rende
1 soğan rende
Maydanoz doğranmış (serviste üzerine serpmek için)
1 adet şeritler halinde kesilmiş yufka  ( bu arada poşette kalan 4 adet yufkayı içerisine peynir maydanoz koyarak sabahları yemek için gözleme şeklinde hazırlayıp buzlukta saklayabilirsiniz.)

Kuşbaşı et, sirke, biberiye, biber, soğan ve havuç hep birlikte düdüklü tencerede 20 dak. kadar iyice pişirilir.
tuz ve karabiberi ilave edilerek bekletilir.

Bu arada tam servis edilmeye yakın yufkalar şeritler halinde kesilerek sıcak fırına sürülür.5-10 dk. içinde yufkalar kıtırlaşınca servis tabağının içine alınır. Tencerede bekleyen sıcak et yufkaların üzerine alınır. tabaklara servis edilir. üzerlerine bol maydanoz tavsiye edilir.

Afiyet olsun. Aman servise yakın eti yufkanın üzerine koyun. yoksa yufka hamurlaşır tadı kaçar.

GELDİMMM....KALDIĞIMIZ YERDEN LEZZETLERE LEZZET KATALIM

Öncelikle sevgili blog takipçilerimden yaklaşık 10 gündür ara verdiğim için özür dilerim. Malum okulların sömestr tatiline girmesi ile birlikte hayatın öncelikleri biraz değişti ve arkadaşlar, gidilecek yerler filan derken gün sonunda resmen yorgun düştüm ve bilgisayarıma elimi bile süremedim desem yalan olmaz.

Ama, tekrar buradayım.Kaldığımız yerden aynı lezzet doruklarında devam edelim.

PAZILI PEYNİRLİ FIRIN MAKARNA

Öncelikli hedef kitle çocuklar ve beraberinde cümle alem...
İhtiyaçlarımız ise ;
1 demet doğranmış Pazı
1 rendelenmiş havuç
1 rendelenmiş soğan
1 su bardağı kadar haşlanmış BARILLA kelebek makarna
1 su bardağı kadar mümkünse İzmir tulum peyniri yoksa taze kaşar
1 yumurta
1-2 kaşık un
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı süt
tuz, karabiber

Pazı, havuç, soğan hep birlikte bir tavada az zeytinyağı ile kavrulur. Uzunca büyük borcam'ın içerisi hafifce yağlanır.Ayrı bir kapta kavrulmuş pazı, soğan,havuç, haşlanmış makarna ve diğer tüm malzeme harmanlanır.
Harmanlanan malzeme yağlanmış borcam'a yayılır. Önceden ısıtılmış olan 180 derece fırına üzeri iyice kızarana dek pişirilir.

Son derece lezzetli ve besleyici olan bu yemek tek bir yemek olarak yanında biraz yoğurt ile yenilebilir.

(Bu arada BARİLLA nın tam buğday unundan makarnaları var. Bununla yapılırsa şeker ve lif açısından da son derece güvenli olur. )

Unutmayalım ki illa birkaç yemek çeşidi olması gerekmiyor. Malzemeler açısından zengin olan tek bir yemek de kalori ve damak tadı açısından da yeterli olabiliyor.

3 Şubat 2011 Perşembe

MAKARNA'DA YENİ BİR BOYUT

Daha hiç makarna ve türevlerini sevmeyen duymadım. Buna bağlı olarak bu kadar sevilen, bu kadar dost canlısı bir malzeme sürekli yeni şekillerde karşımıza çıkmaya devam edecektir. Çok basit vr keyifli bir tarifim var.
1 su bardağı makarna haşlanmış ve süzülmüş ( BARİLLA özellikle tavsiye edilir.)
taze fesleğen
Bir miktar kuru domates
taze roka
balsamik sirke
1 diş sarmısak
zeytinyağı
tuz, karabiber

haşlanmış makarnayı servis tabağına alıyorsunuz. üzerine kuru domatesleri (sıcak suda bekletilip , zeytinyağında demlenmiş ), jülyen doğranmış roka ve fesleğenleri ilave ediyorsunuz.
Ayrı bir kapta, sarmısak,balsamik sirke, zeytinyağı ve tuz,karabiberi karıştırıyorsunuz.
Sosu makarnanın üzerine döküyorsunuz. Afiyetle yiyorsunuz.

(İsteyenler makarnanın tam buğday'dan olanı ile bunu yaparsa lif oranı ve tokluk süresi artmış olur.)

30 Ocak 2011 Pazar

DİYET GİBİ AMA ÇOK LEZZET VE BESİN İÇERİKLİ

Evimizde sürekli olarak ya sadece çorba ya da sadece et /sebze yemeği yaparız. Diyette olduğunuzda damak tadı değişikliği pek sever oluyor. İşte size hem besin, hem de lezzet açısından güzel bir tarif.

Miktarla ilgili rakamlar vermiyorum Tamamen kişi sayısı ile ayarlanabilir.

Kuşbaşı et ( Domates, soğan, sivri biber, kırmızı biberle çok iyi pişirilmiş.)
Bir miktar yeşil mercimeği iyice haşlayın, süzün.
Çok az miktarda bulgur veya karabuğday

Et sulu olarak piştikten sonra, içerisine mercimek, bulgur/karabuğday ilave edilerek hafif sulu çorba olarak üzerine bol maydanoz rendesi, sumak, kara/kırmızı biber ilave edilerek servis edilir.
( Gerçekten çok lezzetli oluyor. )

27 Ocak 2011 Perşembe

TEYZE KURABİYESİ (BENİM YANİ...)

Benim ikramlarımdan tadan ve de bu tatlı/tuzlu kurabiyeden tatmamış olan yok gibidir. Çünkü, tadı ve dozajı çok yeterlidir. Yedikçe yemek istersiniz.

1 yumurta (sarısı içine beyazı dışına sürülmeli)
1 çay bardağı sirke
1,5 paket kabartma tozu
4 tatlı kaşığı pudra şekeri
1 tatlı kaşığı tuz
Aldığı kadar un
1 paket kendiliğinden erimiş yağ (Hüner veya Sana Hamurişi tavsiye olunur.)

Bütün malzemeyi birlikte yoğuruyoruz. Ne kadar fazla yoğurursanız o kadar rahat şekillenir.
Hamuru yoğurunca yumrular halinde ayırıp hamuru merdane ile inceltiyoruz.İstenilen şekillerdeki kalıplarla şekillendirip tepsiye diziyoruz.Üzerine çörekotu ve susamdan karışım  yapıp, üzerine yumurta akı ve çörekotu /susam karışımından serpiyoruz.

180 derece ısıtılmış fırında 25-30 dakika pişiriyoruz.

Kıtır kıtır lezzetli kurabiyeleri yerken yanına da çayımızı unutmuyoruz.

26 Ocak 2011 Çarşamba

GRİP BAHANE BAHARATLAR ŞAHANE

Aktarların içerisindeki şifa depolarını hepimiz aşağı yukarı biliyoruz. Ama nedense bazen otlara ve baharatlara uzak durmak veya güvenmemek istiyoruz. Ancak, gerçekten dikkatlice kullanıp derde deva olduğuna inandığım ZENCEFİL den bahsetmek istiyorum.

Boğazınız mı kaşınıyor, hafiften kırıklık mı başlıyor ? Hemen 1 çay kaşığının yarısı kadar zencefil'i ağzınıza toz halinde alıp ağzınızda ıslatıyorsunuz.Ardından 1/2 çay bardağı ılık suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi katıp içiyorsunuz. Yarım saat içerisinde hem vücut ısınız artıyor hem de ağrılarınız azalmaya başlıyor.

Ayrıca, bu soğuk kış günlerinde mümkün ise sabahtan demliğe 1 küp kadar taze veya kuru zencefil, 5-10 karanfil,ve 1 çubuk tarçın koyup demlemeye bırakıyorsunuz. Gün içerisinde 2-3 fincan içeceğiniz bu karışım hem vücut ısınızı yükseltiyor hem de sizi mikroplara karşı dirençli kılıyor.

Denenmiş ve güven duyarak tavsiye edebilirim.

Hepinize acil şifalar.....

24 Ocak 2011 Pazartesi

KAT KAT TAVUK VE RENKLİ LEZZET DENEMESİ

Yaklaşık 10 yıl önce bir denemeyi takiben yaptığım ve her denemede farklı güzellikte olan çok besleyici bir lezzet durağı ;
TAVUKLU NOHUTLU KATLI PİLAV
1 büyük tavuk budu haşlanmış, didiklenmiş ve 2 bardak kadar suyu kenara ayrılmış olmalı
1 bardak pirinç (yasemin pirinç tavsiye edilir.)
1 bardak haşlanmış nohut
2 adet havuç rendelenip hafif yağda çevrilmiş olmalı
tereyağ, tuz

Tencereni dibine hazırda bekleyen pişmiş havucu, üzerine 1 bardak haşlanmış nohutu ve didiklenmiş tavuğu kayduktan sonra haşlanıp yıkanmış pirinci ekliyorsunuz.
Hazırda bekleyen 2 bardak sıcak tavuk suyunu yavaşça ilave edip tereyağını v e tuzu ekliyoruz.

Kaynamaya başladıktan sonra kısık ateşte pilavımız pişiyor.
Demlenen pilavı tencere boyutunda bir servis tabağına ters edip boşaltıyoruz.
En üstte havuç,nohut,tavuk ve en altta pilav şeklinde kat kat lezzet  tüm ihtişamıyla önünüzde duruyor. Pasta gibi keserek servis edebilirsiniz.

21 Ocak 2011 Cuma

BAL KABAĞI'NDA BİLDİĞİNİZDEN FAZLA MARİFET VAR...

Tatlı kabağı olan hani koskocaman göbekli kapkalın kabuklu turuncu karnı olan kabakla sadece tatlı yapılıp üzerine ceviz dökülerek yemek kadar bir ilişkim vardı. Ancak, bu kış artık bildiğiniz gibi diyet nedeni ile ve de ayrıca ikram çeşitlerine yeni lezzet eklemek nedeni ile başka bir ilişki başladı.

Önce, diyet nedeni ile yavaşlayan sindirim sistemimi harekete geçirmek adına ;
2 dilim ayıklanmış kabak ve 3 adet kuru kayısıyı düdüklü tencerede iyice haşlıyorum. Meyve suyu kıvamında olacak şekilde blenderdan geçirip, sürahide 3-4 gün yetecek kadar skalıyorum. Hergün kuşluk vakti yani sabah ve öğlen yemek arasında 1 su bardağı ısıtarak kabak/kayısı karışımını içiyorum. Üzerine 2 bardak su mutlaka tüketince lif patlaması yaşayan sindirim sistemim bana dostça yaklaşıyor.


Hep diyet muhabbeti olacak değil ya biraz da Kabaklı Tatlı yapalım;

1 kg tatlı kabağı üzerini örtecek kadar şeker ile iyice kabak tatlısı formatında pişirilir ve blenderdan geçirilerek soğumaya bırakılır.
Ayrı bir yerde 1 paket Burçak bisküvisini rondo'da un haline getirip 1 kaşık bal ve 100 gr erimiş tereyağı ile karıştırıp  dikdörtgen uzun bir kalıba yayıyoruz.

Hazır halde bekleyen kabak püresini üzerine yavaşça yayıyoruz.
1 paket hazır muhallebiyi tarife göre pişirip, kabağın üstüne döküyoruz.
Soğumaya başlayan muhallebinin üstüne 1 paket Kaymak tadında Krem Şanti'yi tarife göre hazırlayıp yayıyoruz.

En üstüne de fıstık, fındık vb. rendesi ile süs yapıyoruz.

Mümkün ise, 1 akşam önceden yapıp dinlendirilerek yenilmesi tavsiye olunur.

Gerçekten kat kat farklı ve zevkli bir tarif oluyor.
Unutmadan önemli olan farklı olanı yapmak, kabak tatlısını herkes yapıyor.
Afiyet olsun.

20 Ocak 2011 Perşembe

MERMER DE PİŞEN YEMEK BİR BAŞKA

Uzun zamandır kafama takılı bir konu vardı yemek pişirme teknikleri ile ilgili....
Geçen yaz TV'de Ender Saraç'tan duymuştum bazı insanların fırınlarının en altına mermer kestirdiklerini ve poğaça, et vb. ürünleri bunun üstünde pişirdiklerini ve çok merak etmiştim. Mermer üzerinde pişen yemek kurumadan daha sabit ve sıcaklığını kaybetmeden pişiyordu anlatılanlara göre.
Geçen kış arkadaşlarımla gittiğim Suadiye'ki GO MONGO restaurantta Moğol usulü yemek yemiştik, orada da mermer alttan ısıtılarak yemek pişiriliyordu. Yazın Ender Saraç'ı dinlediğimde aklıma hemen GO MONGO'daki pişirme tekniğinin ne kadar sağlıklı ve hızlı olduğu gelmişti.

Bu akşam doğumgünüm olduğu için ailece yemeğe GO MONGO Suadiye'ye gittik. Eşim ve oğlum daha önce yemedikleri için oldukça ilgili olan servis elemanlarının da yönlendirmesi ile Barbekü'den seçim yaptık.
Dondurulmuş ve dilimlenmiş et, tavuk, hindi, karides in yanında birçok sebzeyi seçip görevliye isminiz ile birlikte teslim ediyorsunuz. Orada hazır olan Noodle tabağı üzerine seçtiğiniz birçok sosu ilave edip kızgın mermer tezgahta bulunan görevliye teslim ediyorlar. Siz masanıza oturup açıktım demeye fırsat vermeden pişmiş olarak bütün malzemeler birlikte pişmiş olarak servis ediliyor. Arzuya göre karabiber ekleniyor.

Gerçekten ilgili personel sayesinde nezih ve keyif dolu, oldukça sohbete müsait bir ortamda yemeğinizi yiyor ve keyif kahveleri alıyorsunuz. Ardından çok kuvvetli ve değişik tatlarla döşeli bir tatlı menusu ile başbaşa kalıyorsunuz. Burada hafif olsun diyenlere kırmızı şarap ile tatlandırılmış dondurmalı armut tatlısı, yok ben biraz kuvvetli olsun diyenlere de Kazandibi ve çikolatalı creme brulee tavsiye edilebilir.

Yemekler bir yana girişte bulunan alttan ısıtmalı mermer tezgahta aklım kaldı. Şu fırının en alt katına mermer kestirme ve lezzet kalitesini arttırma konusunda araştırma yapma kararımı tekrar gündeme almam lazım....

Daha iyiyi ve daha farklıyı sunmayı istemek olduğuyla yetinmemek gibi bir problemim var gibi sanki ama ?

İyiden ve kaliteden kim zarar görmüş ki , değil mi arkadaşlar. Ben iyiyi buldukça sizlerle paylaşıcam ve hep birlikte çoğalacağız.

19 Ocak 2011 Çarşamba

HEM GÖRSEL ŞÖLEN HEM DE LEZZET ŞÖLENİ

Roka'yı sadece balık yanında eşlik eden olarak mı tanırsınız ? veya kebap yanında incecik domatesle kıyılmış bir salata olarak mı ?
Size yeni bir ROKA takdim etmek istiyorum.

Koskocaman 1 demet Roka iyice yıkanıp suyu kurutulur
1 avuç kadar Nar (bu arada piyasadaki Nar ayıklayıcı alet bir muhteşem tavsiye olunur.)
1 avuç kadar ceviz ufalanmış
Erik ekşili sos(Kemal Kükrer'in ki güzel )
azıcık nar ekşisi

Rokaları servis tabağına alın üzerine narı ve cevizi serpin. Erik ekşisi ve nar ekşisini de koyduktan sonra servis hazır.

Roka hem lezzet hem de farklılık arayışlarına birebir, hepimiz sıklıkla atom salata, masculin salata karışımı ve çoban salata dışında aynı formatlar etrafında dönüp duruyoruz.
Farkı yaratmak adına birşeyler arayanlara işte fırsat.....

ÇORBA - HER EVE HER DERDE LAZIM

Unutmayalım ki, kahvaltıda da öğlen ve akşam yemeğinde de yenilip içilebilen gerçekten başka ne var ki ?
Sadece ve sadece ÇORBA...
Hangi tarifle olursa olsun, yazın soğuk kışın sıcacık bir çorbanın yerini ne tutabilir ?İçerisine krema ve un konularak kalorisi artabileceği gibi, sadece suya domatesle pirinç veya şeh riye konarak dahi çorba yapabilirsiniz. Zengini de fakiri de çorba içer insanoğlunun....
Demek ki önemli olan neymiş ? lezzeti ve kalorisi dengeli çorba içmekmiş.Bu durumda, ne çorbası yapalımmmm diye düşünürken size Karabuğdaylı sebze çorbası tarif etmek istedim.

Öncelikle YAR markasının Migros'larda satılan Karabuğday'ı var. Son derece lif oranı yüksek kalorisi düşük özellikle sindirim sorunları olanlar için ideal bir buğday cinsi (pilavı, soğuk/sıcak çorbası, dereotu ile salatası çok lezzetli oluyor.)

1/2 bardak Karabuğday
1/2 bardak sarı mercimek
yarım havuç
bol maydanoz
bol dereotu
mümkün ise bol taze soğan / yoksa 1 adet kuru soğan
bol kimyon
karabiber, tuz

bütün malzeme 5 bardak suyla iyice kaynasın. Çok az bir süre blender'dan geçirin. Pul biber serperek servis edebilirsiniz.
A unutmadan her yemekle birlikte olduğu gibi yanında tam buğday ekmeği yiyorsunuz.

18 Ocak 2011 Salı

YULAFLI KITIR KURABİYELER MİS GİBİ TARÇIN KOKUYOR

Bir Tarçın sevdası başladı ki sormayın gitsin. Diyete başladığım 5 ay öncesine kadar bu denli bir tarçın sevdam yoktu. Ta ki şeker dengemi korumak adına Diyetisyen Derya Dinçer tarafından yeme planıma tarçın ilave edilene dek.....
İkindi yulaflı yoğurt ve meyve yanında, akşamları meyve ve yoğurt kenarında derken acaip güven veren bir ilişki oldu (yani azıcık seviyeli hehehehe ). Çünkü tarçın beni üzmedi, şekerimin düşmesine izin vermedi, hani biz bayanların tatlı nöbetleri vardır ya, onları yaşatmadı.Ben de tarçına güvendim.
Mesela akşamüstleri illa meyve ve yulaflı yoğurt gerekmiyor. Çok keyifli bir YULAFLI TARÇINLI KURABİYEM var.

1 su bardağı yulaf
1 yumurta
1/2 bardak tam buğday unu
1 bardak çavdar unu
1 kaşık tarçın
1/2 bardak kuru üzüm
bir tutam tuz, azıcık toz zencefil

bunları hep birlikte karıştırıp, toplar halinde fırın tepsisine diziyorsunuz. 180 ' fırında 20 dk kadar pişirip afiyetle yiyorsunuz.

Çayın yanında keyif yaparken benim içinde bir bardak çay içiyorsunuz.

DİYET Mİ ? O DA NE!!!!! SADECE SAĞLIKLI VE LEZZETLİ BESLEN

Artık tüm cümlealem biliyor ki sağlıklı ama lezzetli de beslenilebilir.Bunun için istek, ön kabül ("yani diyet yemek lezzetsizdir" bilincinden uzaklaşmak) ve de birkaç tarif gerekiyor.

Mesela bol lif ve tokluk mu istiyorsunuz ?
Hemen 4-5 sap pırasayı ince ince halkalar olarak doğruyor ve yıkayarak süzgeçte bekletiyorsunuz.
Bu sırada teflon tavayı yağsız bir şekilde kızdırıyorsunuz, pırasaların  içine yarım adet havuç rendeleyip tencereye atıyorsunuz.
Pırasaları arada sırada karıştırırken, üzerine bol kimyon,karabiber ve tuz ilave ediyorsunuz.5-10 dk içinde pırasalar iyice pişiyor.
Servis tabağına aldığınız pırasayı 1 diş sarımsakla lezzetlendirdiğiniz yoğurt ilave ederek afiyetle yiyorsunuz.

Yanında 1 dilim tam buğday ekmeği ile birlikte çok lezzetli oluyor.

Yemek sonrası içeceğiniz 2 bardak su liflerin vücudunuza fayda etmesine yardımcı oluyor.

17 Ocak 2011 Pazartesi

REÇEL DÜNYAMDA YEPYENİ LEZZET : MANDALİNA

Evet,Bodrum ve Bodrum'un tüm ürünlerinin sevdalısı olan ben, kış ortasında yine bir Bodrum ilişkisi kurdum. Ne mi yaptım ? Bodrum mandalinası'ndan reçel....

Hem de ne reçel görsel şölen adeta, turuncu ve mis kokulu kabuğuyla yarım ay şeklinde birsürü mandalina ve reçelin turuncuya çalan rengi ile suyu muhteşem güzel duruyor kavanozun içinde.

Önce Ocak ayı gibi tezgahlara düşmeye başlayan sert ama azıcık çekirdekli çok sulu Bodrum mandalinasından 1 kg alıp akşamdan soğuk suya koyuyorsunuz. Sabah yumuşayıncaya kadar tencerede haşlanıyor. Süzgece alıp, üzerine soğuk su dökerek biraz bekletip soğuyana kadar süzgece alıyorsunuz.

Yaklaşık 2 saat sonra iyice soğuyan mandalinaları ortadan keserek içerisindeki çekirdekleri ayıklayın.
Ocakta 1,5 kg şeker ile 1bardak suyu iyice şerbet kıvamına gelene dek kaynatın.
Kaynayan şerbetin içerisine mandalinaları koyun. Yaklaşık 45 dk.kaynadıktan sonra 1 limon suyunu  ilave edin. 10 dk. sonra ocağı kapatın.

Soğuduktan sonra kavanoza yerleştirin, işin görsel şöleni burada başlıyor.Sadece kavanozu seyretmek için bile bu reçel yapılır.

Haydi sezonu geçmeden reçel yapımı için işbaşına  !!!!!